Dünya Ekonomi Forumu (WEF) tarafından düzenlenen ve dünya meselelerini konuşmak için küresel ekonominin aktörlerini bir araya getiren Davos Zirvesi yarın başlıyor.
Her yıl İsviçre’nin Davos kasabasında yapılan ve dünya ekonomisinin ve siyasetinin ele alındığı “Davos Zirvesi”nde 70’ten fazla ülkeden 350’ye yakın üst düzey katılımcının yer alması beklenirken Türkiye’den Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya katılacak.
Bu yıl gerçekleşecek zirvede öne çıkan siyasi konular, “Ortadoğu’da Yeni Bir Denge Arayışı”, “Avrupa İçin Yeni Liderler" iken, ekonomi başlıkları olarak “Dünya Ekonomi Liderleri Gayri Resmi Toplantısı: Avrupa Birliği İçin Ortak Vizyon Oluşturma”, “Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Büyüme Paradigması” ve “Enerjide Yeni Denklem”konularına yer verildiği görülmektedir.
Bunun dışında birçok oturumda da ekonomiden siyasete, dış politikadan mültecilere kadar çok farklı konularda konuşularak ülkeler arasındaki ortak sorunlarla mücadele ve uluslararası iş birliğine dikkat çekileceği bekleniyor.
DAVOS VE DEĞİŞMEYEN EKONOMİK SİSTEM
Peki 4 gün sürecek olan bu zirveden gerçekten bir sonuç çıkıyor mu? 1974 yılından beri siyasi liderlerin katılımıyla gerçekleşen ve farklı modellerle devam eden ve 2015 yılından beri de uluslararası organizasyon olarak tanınan bu zirvenin yeni dönemde çok etkin olacağı beklense de halen mevcut ekonomik ve siyasi konuları, tartışmalı kurumlarla çözme girişimlerinin ne kadar başarılı olduğu tartışmalı.
Küresel ekonominin mevcut sorunları üzerine toplantıların gerçekleştirildiği ve tartışmaların yapıldığı bu toplantılarda şu soruların mutlaka sorulması gerekiyor.
Zengin ülkelerin ağırlıklı olarak yönettikleri mevcut ekonomik kurum ve kuruluşlar olan IMF, Dünya Bankası gibi kurumlarla gelişmekte ve azgelişmiş ülkelerin ekonomik ve siyasi sorunları çözülür mü?
Ya da ne kadarı çözülüyor ?
Zengin ülkeler dünyadaki sorunların çözümü için “kendilerinin merkez de olmadığı” bir reçete sunabilecekler mi
Davos Zirvesi gelişmekte olan ve özellikle fakir ülkelerin sorunlarına ne kadar duyarlı?
Gelir dağılımı konusunda çok büyük eşitsizliklerin yer aldığı mevcut küresel düzende asıl odaklanılması gereken sorunlar ortada dururken ve her ne kadar bu sorunlar önemli toplantıların gündem başlıkları arasında yer alsa da kalıcı çözümler üretme noktasında kimse elini taşın altına koymuyor.
Bakalım bu seneki Davos Zirvesi’nde zengin ülkelerin mevcut konumlarını güçlendirmek ve bu ülkelerin lehine olan, adil olmayan ekonomik sistemin gelir paylaşımının daha adil hale getirilmesi ve fakirliğin azaltılması konusunda herhangi bir adım atılacak mı?
Ya da var olan bu kötü algıyı ortadan kaldırma ve çarpık durumudüzeltme konusunda yapıcı bir tutum sergilenecek mi?
Öte yandan mülteci sorununu uzun bir süre görmezden gelen, sonrasında bu konuda çok konuşmaya başlayan ama yük paylaşımına gelince, adım dahi atamayan zengin ülkelerin bu derece önemli bir sorun karşısında ne kadar sorumlu davranacakları ve yük paylaşacakları ise ayrı bir merak konusu.
“ONE MİNUTE” ÇIKIŞI SONRASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2009 yılında en son katıldığı toplantıda yaptığı “One Minute” çıkışı, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yeni bir umut ve güven veren bir slogan oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çıkışı sayesinde Filistin meselesi, en üst düzeyde dünya gündemine taşındı ve taşınmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın küresel sistemin hegemon güçlerine karşı sergilediği “One Minute” çıkışının tüm azgelişmiş ülkelerde başta da Afrika kıtasında tüm mazlum milletlerin uyanışına ve ayağa kalkmasına katkı yaptığı aşikardır.
Ekonomik güç dengesinin gelişmiş ülkelerin lehine geliştiği ve dünyanın ekonomisinin büyümesine gelişmiş ülkelerinin katkısının daha da arttığı yeni dönemde alternatif zirve ve yeni entegrasyonların çok daha ses getireceği açık.
FACEBOOK YORUMLAR